Yurtdışında üniversite eğitimi almak isteyenler, üniversitelerini seçerken hangi kriterlere göre seçimlerini yapıyorlar? Bu sorunun cevabını vermek gerçekten çok kolay değil. Üniversite seçimi yaparken bazen kaliteli eğitim, bazen Türkiye’ye yakınlık, bazen rahat yaşam koşulları, bazen de mezuniyet sonrasındaki iş alternatifleri ön planda tutuluyor. Peki sizce bunlardan daha önde gelen başka kriterler de olmalı mıdır?
Yurtdışında üniversite eğitimi hedefleyen öğrenci ve velileri, mutlaka alınacak eğitim iyi olması konusunda hassasiyet gösteriyorlar. Uluslararasında itibarı güçlü olan bir üniversiteden kabul alabilmek için yoğun bir uğraş içine giren öğrenci ve aileleri, gelecek cevap olumlu olduğunda da bu üniversiteden sanki mezun olmuşcasına çok haklı olarak seviniyorlar. Bu tür üniversitelere girebilmek tabiki çok güzel bir başarıdır bunu yadsıyamayız ama unutmayalım ki, bu başarının bir anlam kazanabilmesi için o üniversiteden mezun olabilmek de gerekir. Sizlerle bir istatistiği paylaşmak isterim: Yurtdışına Dünyanın en başarılı ilk 100 üniversitesinden kabul almış öğrencilerden ilk yıl, ülkelerine geri dönenlerin veya okul değiştirenlerin oranı yaklaşık %15-20 civarındadır. Bu oran ilerleyen senelerde azalarak devam etmekte, ve 4 yılın sonunda %25-30 aralığına yükselmektedir. Bu oran hiçte azımsanacak bir oran değildir. Özellikle ABD’deki prestijli üniversitelerin yıllık yüksek maliyetleri de göz önüne alındığında, doğru üniversite seçiminin yüksek maliyetlerle sonuçlanabilecek kadar önemli bir konu olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu noktada bir soru ile karşı karşıya geliyoruz: Girmek mi önemli, başarılı olabilmek mi?
Dünyada’ki üniversitelerin eğitim modelleri birbirinden farklılık gösteriyor. Türkiye’de 4 yıllık lisans programları en fazla 7 yıl uzatılabiliyor. Yurtdışında ise bu süre bazı ülkelerde ve üniversitelerde daha uzun olabileceği gibi, bazı üniversiteler de ise maksimum 2 yıl ile kısıtlanabiliyor. Yani bir ders bloğunu ilk yılında geçemeyen öğrenci, ancak bir sene daha bu dersleri alma hakkına sahip olabiliyor. Eğer ikinci yıl da bu ders bloğundan başarılı olamıyor ise, okuldan kaydını alması isteniyor. Bu durumda kalan bir öğrenci o ülkede bir başka üniversiteler başvuramıyor. Bu kural tabiki bazı üniversiteler için geçerli. Dikkat ederseniz ders bloğu diye ifade ettim, Peki nedir bu ders bloğu?
Yurtdışında bazı üniversitelerde somestır başına baz dersler ve seçmeli dersler olmak üzere iki grup ders okutuluyor. Seçmeli dersler ders başı değerlendirilmesine rağmen, baz dersler bir blok olarak değerlendiriliyor. Örneğin, bir mühendislik öğrencisi için ilk yıl baz derslerin analiz, kimya, fizik, teknik çizim, malzeme, lineer cebir ve yazılım olarak düşünürsek, bu derslerin imtahanlarından toplamda belli bir notun altında kalan öğrenciler bu baz dersleri geçemiyor olarak kabul ediliyor ve geçemeyen öğrenciye aynı dersleri sadece bir kere daha almasına izin veriliyor. Baz derslerin kredileri de farklılık gösterdiği için, bazı baz derslerde düşük not aldığınız zaman, yüksek kredili derslerde alacağınız yüksek notlar, ortalama notunuzu yükselteceği için, baz derslerde başarılı olma şansınız artıyor. Bunun tam tersi ile karşılaşmak da mümkün olabilmektedir. Yani, kredisi düşük olan baz derslerden yüksek not almak ve kredisi yüksek olan baz derslerden ise düşük not almak sizin için sıkıntılı bir durum doğurabiliyor.
Uzun sözün kısası, seçmiş olduğunuz üniversitede başarılı bir eğitim dönemi geçirmek için, o üniversitenin eğitim metodu, derslerin ağırlığı ve yoğunluğu, ders program, devamlılık kriterleri ve bunun gibi birçok detay, sizin çok isteyerek girmiş olduğunuz o ünivesitede, mezuniyetinizi görebilmeniz için çok önemli ince ayrıntılar olarak ortaya çıkıyor. Bu ayrıntılar sizi üniversite yıllarınızda zorlamadan önce mutlaka iyice değerlendirilmeli, ve sonucunda başarıyı yakalayacağınız bir üniversitenin en baştan tespit edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Doğru üniversitede, başarı demektir.
